Pazartesi, Mart 24, 2008

Uclardan Dengeye


Bir seneden de fazla olmus. Ne cok ve ne az sey oldu bu zamanda.


Artik neden boyle oldugumu biliyorum. Bu duzelebildigim anlamina gelemedi henuz ama gelebilir, gelecektir diye dusunmek istiyorum. Sebep. Eveeeeeeet, davullar lutfen, tatataam:


BIPOLAR BOZUKLUK = MANIK DEPRESIF = B E N
Neden dahi gibi hissetmiyorum? Bilenler bilir, bu hastalik ayni zamanda dahilik hastaligi olarak da anilirmis cunku Albert Einstein gibi bir cok degerli bilim adami, sanatci, politikaci, kisaca uretken insan bu amansiz hastaligin pencesinde yasam kalim savasi veriyormus.
Disardan her ne kadar siradisi gorunse de cok siradan bir berbatlik durumu aslinda. Anlatmaya, paylasmaya calisacagim ama su an bu kadarina gucum var.
Manik depresif toplanti gruplarini bilenler var mi? Benim gibilerle (evet sizler ve bizler de ayriliyor dunya artik benim icin) gorusmem lazim. Bilmem lazim. Sadece ben degilim. Ben degilim bunu ceken tek kisi. Degil miyim?


Pazar, Mart 11, 2007

Deneyin Lütfen, Lütfen, Lütfen Deneyin!

Güzel bir sabah. Günaydin dünya!
Türkiye'ye tasinali tastamam bir yil oldu 9 Mart 2007 tarihinde. Ayni gün 30 yasina bastim.
Bu iki olay da cok önemliymis (öyle diyorlar). Otuz yas icin hep olumsuz anlamda dönüm noktasi derler özellikle bayanlar icin. Metabolizma yavaslar, kilo problemi artar, hormonlar artik eskisi gibi calismaz, kemik erimesi baslar, cilt yasliligi hizlanir, yer cekimi artik kendini iyice belli eder, kisaca fiziksel ve ruhsal değisim alır basını gider. Buyursun gelsin efenim. Geleceği varsa göreceği de var!

Benim icin 25 yasindan itibaren her sey cok daha güzel olmaya basladi ve hala devam ediyor (su kilo problemi disinda, ki hayatimi da ona endekslemeyi redediyorum). Yine de bilinen gercekleri göz önünde bulundurarak artik ciddi anlamda fiziksel yönde daha fit olmam gerektiği ve en önemlisi kalmam gerektiği inkar edilemeyecek bir gercek. Eskiden biraz spor yapip, sekeri kestiğimde hemen kilo veriyordum. Artik bu mümkün değil bunu hissediyorum. Ustelik ilerleryen yaslarda daha da zorlanacak(mismismismismis). Ideal, daha doğrusu kendimi iyi hissettiğim kiloya artk ulasmali ve orda durmali. Uzmalar aslinda hatta o kilonun cok hafif altinda olmanin daha iyi olduğunu söylüyor cünkü yas gectikce otomatikmen kilo aliniyor. Aman uzmanlardan usandik, herkes ayri bir telden caliyor. Hem yaslaninca accik kilo daha alinirsa fena mi? Kirisan, pörsüyen cildimiz dolgunlasir, saka diil valla.

Pilates! Söylenenler Doğru.

Vücudun duruşunu düzeltir. Daha doğru nefes tekniği öğrenmeye yardımcı olur. Bayanlarda hamilelik sonrasında mide bölgesinin düzelmesi için iyi sonuçlar verir. Bel ve sırt ağrılarının oluşmasını önlemeye katkısı bulunmaktadır. Vücuda faydasından başka stresden uzaklaşma için idealdir.
Joseph Pilates 1967'de öldü.

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Cuma günü tekrar Pilates'e basladim. Eskiden, yurt disinda aletli (reformer denilen) Pilates yapardim ki hayatimdaki en mutlu günlerdi cünkü oradan cikinca iki gün boyunca kendimi inanilmaz enerjik, güzel ve fit hissediyordum. O kadar ki araba sürerkenki kambur hallerime bile yansiyordu, daha dik duruyordum. Istanbulda bir cok yerde aletli Pilates var, gittim, gördüm, gezdim. Ancak fiyatlar o kadar ucuk ki ABDye göre, vazgecmek zorunda kaldim. Simdi bizim spor salonunda aletsiz, yani yerde sadece kisinin kendi vücut ağirligiyla yapilan Pilates'e basladim. En az haftada bir, ki haftada iki olsa tam süper olacak, buna devam edeceğim. Hanimis? Yas 30. Artik eklemleri daha az yoracak ve özellikle vücudun orta bolgesine yoğunlasan egzersizler yapmak lazimmis efenim. Pilateste hosuma giden ise felsefesi cünkü bana cok mantikli geliyor. Söyle ki, bilimum sporda mesela kosarken, aerobikte, ağirlikla vesaire calistirdiğimiz yerler ekseri kollar ve bacaklardan ibaret (popo, omuz dahil). Eğer azimliysek bir kac da mekik cekiyoruz o kadar. Bu kollari, bacaklai hatta boynumuz sayesinde basimizi tasiyan ise vücudumuzun orta kismi yani "core", beden diyelim. Gücsüz bir beden kollariniz ve bacaklariniz güclü olsa bile dengeli o-l-a-m-a-z. Ustelik tüm önemli organlarimiz bedenimizin icinde bulunuyor. Pilates iste ilk olarak bedeni güclendirmeyi hedef aliyor ama sanmayin ki diğer yerleriniz calismiyor bu sirada. Deneyenler bilir, ilk seanstan sonraki sabah vücudunuzun hic bilmediğiniz yerlerinde tatli sizilar hisseder, hatta "Ah benim burda böyle bir kasim mi varmis hic bilmezdim bu yasima kadar" deyip anatomi ansiklopedisine bile basvurabilirsiniz sevincten sekerek.

Ancak dikkat! Ilk bir kac seans gercekten zor gelebilir özellikle eğer genel olarak zaten fit biri değilseniz. Ancak ne kadar fit olursaniz olun ilk seansta aliskin olmadiğiniz kaslar kulanildiği icin her halikarda sasiracaksiniz. Bunun en güzel örneği de arada sirada yolunu sasirip Pilates'e katilma cesaretini gösteren erkekler. Onlari seyretmekten kendimi alamiyorum ama yanlis anlasilmasin. Basta gayet kendilerinden emin bir sekilde hareketlere baslarlar, cünkü onlar erkek ve üstelik X km kosuyorlar, Y ağirlinda dumbell kaldiriyorlar ve Z tane mekik cekebiliorlar rahatlikla (XYZ'yi herhangi bir sayiyi milyon ile carpip değistirebilirsiniz). Ama ilk isinma hareketlerinden sonra ne oluyor? Valla cok komik oluyor :) O kendilerine sonsuz gibi görünen güvenleri gidiyor, yerlerini feleklerini sasirmis birer masum cocuk aliyor adeta. Inanin abartmiyorum! Hele bir de etraflarindaki aslinda doğa gereği de gücsüz olmasi beklenen onca kadin hareketleri kolaylikla yapsalar da (cok da gözünüzü korktumiyayim canim), kendileri yiğilip kaliyorlar. Ama azimliler yine de dersi bir basari hissi ile bitiriyorlar. Su da var ki, kadin bedeni daha esnek olduğu icin hareketler daha estetik görünüyor. Yani Pilates ayni zamanda bedeninizi ve hatta ruhunuzu esnetiyor.
Simdilerde böylesine moda olmasina üzülüyorum aslinda cünkü genelde akimin tersine gitmeyi severim ve benim gibi insanlari (sen de onlardansan devam et okumaya) bu faaliyetten soğutuyorlar. Deneyin lütfen, lütfen, lütfen deneyin! Hatta bir kez değil, mutlaka 3 kez gidin ondan sonra karar verin. Assağidakiler Pilates'in vaadettikleri, ki zamaninda uyguladiğim icin aynen doğrudur, test edilmisitir. Tekrarlamaya kararliyim! Hepinize iyi pazarlar...

“10 seans sonunda kendinizi iyi hissedecek, farkı hissetmeye ve vücudunuzu tanımaya başlayacaksınız.
20 seans sonunda yeni bir vücuda sahip olmaya başlayacak, farkı görecek ve fiziksel uygunluk düzeyini arttıracaksınız.
30 seans sonunda tamamen yenilenmiş bir vücuda, özellikle de sağlıklı, sıkı karın ve sırt kaslarına sahip olacaksınız.”

Joseph Pilates

Dünkü bilanco (yasgünümü yazmayacagim cünkü o gün sayilmaz bi kerem):

  • 1 izgara tavuk gogsu + kavrulmus pirasa, havuc, sogan
  • 1 muz, 1 mndalina, 2 greyfurt
  • cok fazla yogurt (yazamicam bile)
  • 150 gr. kabak cekirdegi (bu meretin kalorisi cikolataya es deger ama en agzindan seker yok)
  • 2 sutlu cay + 1 sutlu kahve

Egzersiz: 1 saat dans dersi, 15 dakika bisiklet, cumartesi gazete ve eklerinin sayfalarini bol bol cevirme

Perşembe, Mart 08, 2007

Gün Be Gün

Dünkü iş görüşmelerim çok iyi geçti. Hem meşgul olduğum için hem de sanırım egomun bu kadar övgüden sonra büyük bir sıçrayış yapmasından dolayı dün tüm faaliyet planlarimi yerine getirmekle kalmayıp üstelik çok da sağlıklı beslendim. Bugün ise çok yememenin getirdiği enerji ile (ne tezat ama!) sabah dörtte uyandım ve kalktım. Şikayet etmeyeceğim ama çünkü bu sayede daha erken yatacağım bu gece ve akşam yme krizlerine girme olasılığım azalacak. Polyanna, pembe gozluk, Dalai lama ne derseniz deyin artik...

  • sütlü kahve sütlü çay
  • 1 muz, 1 ayva
  • 4 yağsız köfte, yağsız salata, buharda haşlanmış kereviv
  • 2 avuç haşlanmış soya fasulyesi (fındık fıstık niyetine)
  • haşlanmış brokkoli ve yoğurt

Egzersiz: evin icinde fittir fittir dolanmak ve Ulus Parkinin merdivenlerini inip cikmak sayiliyor mu?

Bu arada son zamanlarda akşamlari hep ağzim bir seyle meşgul olsun istiyordum, özellikle televizyon seyrederken cok fenaydim. Mutlaka ya cekirdek ya patlamiş misir gibi karbonhidrati ve ugraşi bol gidalar aliyordum. Eh sonuc malum. Simdi soya fayulyesi olayina girmeye karar verdim bu alişkanliğimdan kurtulmak icin. Hem lezzetli, bana findik gibi geliyor biraz, hem sağlikli ve doyurucu, belki de en iyi yani bitkisel protein kaynaği olmasi. Dogal, yani genetik şekilde üstünde oynanmamis soya fasulyesinin tadi cok daha güzel o yuzden alip 12 saat kadar suda bekletmenizi, sonra süzüp düdüklüde (yazinca ne komik bir kelimeymis bu ayol) yumuşayincaya kadar pisirmenizi oneririm. Ben kuru fasulye kivamina gelecek kadar cok pişirmiyorum ki agzima atarken teker teker ciğnenecek bir şey olsun :) yaraticiliğin sonu yok galiba.

Hepinize mutlu sabahlar!

Çarşamba, Mart 07, 2007

PMS'e Çözüm: YAZ

Günaydin Istanbul! Dün bir sekilde güc bulup kendimi sabahhtan sokaklara firlattim (evet!) ve aksamlara kadar dolandim. Toplam 5 km yürümüsümdür en az, vapura bindim, arkadasimi ziyaret edip yeni bilgisayarimi teslim aldim (oh!), kosu bandimin yarin teslim edilecegini ögrendim, yeni sezon kiyafetlere baktim. Son yazdigim sey en zor kismiydi cünkü kendimi hic o acik renkli, tiril tiril kumaslar icinde salinirken düsünemiyorum. Düsünmeliyim ama cünkü en eeeeeen önemlisi düsünce, her sey kafada basliyor, biliyorum cünkü dün inandigim icin basardim.
Iste bilanco:
  • 3 tanecik mercimekli kofte
  • yagsiz tonbalikli salata
  • 1 tavada yumurta
  • 2 avuc kabak cekirdegi
  • 2 kase yogurt
  • 2 sütlü cay
Bu arada PMS aynen devam ediyor ancak dün krize girmedim. Bügünkü talim planim da hic fena degil nitekim bu sabah ve aksam iki ayri is görüsmesine gidecegim. Arada basarabilirsem gyme ugrayacagim ki aceba aksamki is görüsmesine spor cantasiyla gitsem ayip mi olur? Artik kafama gore bir is bulsam zaten kendiliginden sIkIntIdan yeme durumlari kesilecek ama öylesine de bir ise girilmez ki. Motivasyonu kilo vermek olup da ise giren ilk insan olurum herhalde :)
Ehemmiyetli konumuz PMS'e geri döneyim, arkadasim Berna sagolsun bana yeni cikan bir dogum kontrol hapinin linkini yollamis: http://www.yaz.com/html/index.html Ilacin adi ironik bir sekilde YAZ. Sagolsun Almanlar cikarmislar, henüz Türkiyede var mi bilmiyorum ama arastirmaya deger.
Bu hap ilk defa olarak PMS ile gelen semptomlari agir gecen kisilere cözüm olabilecek gibi (diyorlar). Söyle ki eger regl öncesi basagrisi, sebepsiz üzüntü halleri, asabiyet, ruh hali degisimi, iştahlanma ve şişkinlik gibi semptomlar hayatinizi ve insan ilsikilerinizi etkileyecek durumdaysa PMDD diye tabir edilen "premenstrual dysphoric disorder" hastaligi sizde mevcut. Yani bende. Bu hap bu semptomlari da tedavi etmenin yani sira sivilce tedavisinde de cok basarili oluyormus, ki tanriya cok sükür o yaslari coktan gectim. Yeni ciktigi icin su ana kadar kullanan kimsenin görüslerini bulamadim internette o yüzden biraz beklemenin faydasi vardir belki de. En azindan artik bu olayin ciddi bir hastalik boyutunda olabilecegini anlamis farmakoloji sanayiisi. Eeee, düsünelim bir kere milyonlarca hanimefendi ayda bir kac gün isinden geri kaliyor bunun büyük ölcüde ekonomiye zarari tartisilmaz. Cikolatacilar bu isten hic hoslanmayacaklar :)

Yarin yine güzel seyler yazabilmek icin bügün de güclü (kendim?!?) olacagim. Hepinize MUCKS! Icimden geldi :)

PS: Biraz daha oyalanirsam gec kalacagim icin ise alinmadan atilacagim.
PSS: Ne giycem ben ki?? (;

Salı, Mart 06, 2007

P M S Krizi!

Sadece dun yediklerimi yazmakla yetinecegeim; baslikla beraber yeterince aciklayici olacaktir haftayi nasil basladigim konusunda:

  • Firinda 4 kofte + sayisiz patates
  • 1.5 elma & 1 greyfurt
simdi basliyoruz iste, saat 4 sulari:
  • 1 paket hazirlanmis cikolatali Creme Ole
  • 1 paket Eti Form (saka gibi) cikolatali biskuvi (icinde 4 tane olan)
  • 1 paket cikolatali rulo Biskrem (Mpf!)
  • Biraz kabak cekirdegi
Fazla soze hacet yok...
Bir de artik bu evlere servis yapan tum marketler, restoranlar ve web sitelerine deli oluyorum. Onlari da telefonu icat eden rahmeti Bell'e de epey saydirdim dun. Hmmm, kendime saydirdiktan sonra tabi.

Bu sabah gunesli Istanbul. Icimde umut var. Vapura binmek, martilari dinlemek geliyor icimden. Su an sutlu, yaseminli yesil cayimi iciyorum. Bir saat icinde sayet kendimi disariya atabilirsem bugunle ilgili daha umitli olacagim. Yarin yazacagim. Tabii ki bu buhranli seyleri ben bile okumak istemezken baskalari neden okusun...

Pazar, Mart 04, 2007

Lavantali Cay Kurabiyesi - Kitir Kutur

Bugün de karamsar seyler yerine güzel bir seyler paylasmak istedim dünyayla. Pozitif enerji yayarsam etrafima belki daha da pozitiflenmis olarak (boyle bir kelime var mi ayol?) geri doner bana.
Bu pratik tarifi uzuuuun zamandir denemek istiyordum ancak oturup kendime yemekten korktugum icin erteledim durdum. Yarin arkadasim yurt disindan geliyor ve bana siparis ettigim yeni bilgisayarimi (yasasin!) getiriyor, bu yüzden kendisine minik bir tesekkur olarak bu kurabiyeleri yapmaya karar verdim. Gevrek, kitir kutur, catur cutur kurabiye seven herbikese hararetle tavsiye ederim. Iste boyle:


------------------------------------------------------------------------------------------------
Lavantali Cay Kurabiyesi Tarifi
Malzemeler
  • 300 gr. un
  • 100 gr. pudra seker
  • 200 gr. tereyag (ben 100 gr. zeytinyagli margarin ve 100 gr. zeytinyagi kullandim)
  • 1 paket vanilya sekeri
  • biraz rendelenmis limon kabugu (organik kurutulmus limon kabuklari almistim bir cay kasigi onlardan koydum
  • bir tutamcik tuz (yinyang meselesi)
  • 2 yemek kasigi lavanta (dogal, dogal, dogal, dogal olmasi sart!!)
Bütun malzemeleri bir araya katip yogurun. Ben once seker ve yagi makinede yogurttum sonra diger malzemeleri ve elenmis un kattim. Kurabiye yaparken unu daima eliyorum. Huy iste.
En son istediginiz sekli verip 200 derecelik firinda 10-12 dakika pisirin. Kitir kutur seviyorsaniz üstü hafifce koyulasinca cikarin firindan, eger biraz daha yumusak olsun diyorsaniz altin sarisi rengi alinca hemen cikarin.
------------------------------------------------------------------------------------------------
Assagida bir kac püf noktasi:
  1. Tepsiyi kesinlikle yaglamayin, gerek yok üstelik yagin yanmasiyla kotu bir koku olusuyor.
  2. Evinizi kurabiyeleri yapacaginiz gün kati suretle havalandirmayin cünkü sekerlenmis lavanta aromasi sadece bedeninizi degil ruhunuzu mutlu, komsularinizi deli edecektir (paylasin?).
  3. Lavantalari cicekcilerden degil dogal lavanta satan aktarlardan alin cünkü cicekcilerin lavantalari ilaclanmis ve yemege uygun degil.
  4. Ayni sey limon kabuklari icin gecerli. ASLA marketten aldiginiz normal turuncgillerin kabuklarini yemekte kullanmayin cünkü ozellikle turuncgiller cok hassas olduklari icin cok fazla miktarda ilaclanmaya maaruz kaliyorlar. Limonun kabuklari neden boyle kaygan zannediyorsunuz? Bu yüzden ya organik taze limonun kabuklarini rendeleyin ya da benim gibi hazir organik kurutulmus limon kabugu rendesi bulundurun.
  5. Bu kurabiyeleri istediginiz sekilde tatlandirabilirsiniz. Bir dahaki sefer lavanta yerine zencefil ve karanfil denemeyi düsünüyorum.
  6. Sekilleri annemin fi tarihinden kalma prees kurabiye makinesi ile elde ettim. Bu aletlerden iyi sonuc alabilmek icin hersey hamura baglidir. Hamuru yumusak yapmalidir ki makinenin kolu rahat hareket ettigi taktirde hamurun kivaminda oldugunu anlarsiniz. Biskuvit makinesi olarak da gecen bu sevimli alet bir cok internet sitesinde satiliyor.

PS: Hayir, bugun zayiflamayla ilgili bir sey yazmayacagim. Pazar günü kurabiye canavarligi zamani. Savuluuuuuuuuuuuuuuuun!

Perşembe, Mart 01, 2007

Run Forest Run!


Neden daha once aklima gelmedi anlamak mumkun degil! Yurt disinda yasarken en sevdigim sey (abartmiyorum!) sabahlari, gun da agarmamissken muzigimi kulagima takip plajda 5-8 km arasi kosmakti. Sonra da plajda oturup gunesin dunyaya merhaba deyisini, insanlarin yavas yavas kahveleriyle, esofmanlariyla, en onemlisi yuzlerindeki mutlulukla plaja dolusmalariydi. Kalabaliklastigi zamanlar benim gitme vaktim oluyordu. Sonra eve arabayla giderken kahvaltilik egzotik meyveler papaya, mango ve ananas alirdim. Saglikli ve lezzetli bir kahvalti ve dusun ardindan muhtesem bir gune hazirdim. Kosmak sadece fizigimi degil ruhumu iyilestiriyordu. Kosarken attigim her adim beni daha mutlu ve iyi yapiyordu sanki.
Bunu yine bulmaliyim. Bu ruh halini tekrar yakalamaliyim. Cuma gunu yardimcim geliyor. Resmi yukarda, devami sonra :)

PS: Alt komsularima bol bol sabir diliyorum.

Çarşamba, Şubat 14, 2007

Kan-di-ra-mi-yo-rum

Kimi kandiriyorum ki?
Hic hayatinizda telepatik olarak iletisim kurdugunuz bir insan oldu mu? Kan baginiz olmayan birinden bahsediyorum, anneniz degil. Bana sadece bir insanla oldu ve cok sIk yasamamiza ragmen yine de her seferinde sasiriyordum. O kadar yogundu ki bagimiz mesela cok ilgisiz bir sarki mirildanirim, dünyanin diger ucundaki bu insan beni sonra telefonla arar ve birden ayni sarkiyi soylemeye baslardi. Ya da cok mutsuzumdur hayatimdaki bir unsurdan dolayi ve bu insan beni en kötü animda arayip icinde kötü bir hisler oldugunu, endiselendigini söylerdi!
Bu cok sevdigim ve özel bir bagim olan insandan ayrildiktan sonra kimi nasil kandirmaya calisiyorum ki. Berbatim. Pisman degilim, sadece berbatim. Kendimi kapattim ve tek teselli bulabildigim sey yemek yemek ve bu sekilde kaybolmak, bir sure icin benligimden olmak. O da olmasa zaten ne yapacaktim ki. Beni hem batiriyor hem de garip bir sekilde su an icin güc veriyor. Bu kadar ruhuma dokunan bir konu varken yemisim yememisim, insanlar sel felaketlerinde hayatlarini kaybediyormus, pandalarin nesli tükeniyormus, nükleer santraller dikiliyormus kimin umurumda. Ben hayatimda yasadigim en icli iliskiye son verdim, kendi ellerimle yeseren bir agaci kestim. Köklerini sarsin bu agac kopamayacak, firtinalara direnecek sekilde sarsin, etrafindaki yasama rahatsizlik vermek pahasina sarsin istedim. Yine de kestim. Dayanamayacagini düsündüm, o da üstesinden gelemeyecegimizi söyledi ve daha cok sans veremeyecegimi biliyordum bu iliskiye ama yine de aci cekiyorum. Giden ardinda biraktigi kisiden daha cok aci cekebiliyor.
Yoruldum. Artik istemiyorum. Hic bir sey. Her sey karanlik ve icim bombos.
Aceba bunlari da hissediyor mu simdi? Hic zannetmiyorum.

Cuma, Şubat 09, 2007

Feng Shui'ca Düsünceler



Gecenlerde televizyonda bir sekilde rastladim, Feng Shui'ye göre sevgilisiz insanlarin yatak odalarinda mutlaka KIRMIZI rengini bulundurmalari gerekiyormus. Bu iclerindeki "anlayamadigim kelime" iste o seyi aciyormus ve daha acik oluyorlarmis yeni bir iliskiye. Ok ok daha yeni ayrildim ama yine de icimi acabilirim diye düsünerek iki gün once, aksamin bir vakti mahalledki boyaciya gidip firca, bant ve kirmizi, kipkirmizi (bayrak kirmizisiymis) boya aldim. Dün sabah da nihayet yatak odamin bir bölumünü kirmiziya boyadim. Bitince kendimi inanilmaz bitkin hissettim neler oluyordu bana? Halbuki daha spora gidecektim vesaire vesaire. Anlasilan baska bir ise yarayamayacaktim dün ama odam oyle güzel oldu ki! Boya kokularina ragmen odamda uyudum. Bugün resmini cekip ögleden sonra postuma ekleyecegim.
*** Ve ekledim, siz soyleyin nasil olmus? :) Ask hayatimla ilgili mucizeler beklemesem de güzel goründügü ve icimi actigi icin bu ise giristigim icin cok mutluyum.

Yemek konusuna gelince, o tam bir fiyasko iste. Dünkü bilanco asagida, ki tüm bu yiyecekler spor bile yapmadan bedenimde son buldu. Sonlari hayirli olmadi tahmini edeceginiz üzere :)

  • 1 muz, 1 tatli kasigi kestane bali
  • Sote ispanakli nefis omlet!
    Bu yemegi gecen hafta da ispanak yerine Ebegumeci ile yapmistim ki ot seven herkese hararetle tavsiye ederim. Tarif ustun yemek blogcu evcinu'nin sitesinden: http://www.evcini.com/2006/05/pazar_otlar.html
  • 2 greyfrut, 1 kücük elma
  • 1 tavuk gogsü, 1 dilim cavdar ekmegi
  • 3 kocaman kase hicbirseysiz popcorn (kase yerine canak demek daha dogru olur!!)

    Tamam buraya kadar kabul edilebilirdi cünkü bütn gun evdeydim ve üzerimde inanilmaz bir yorgunluk vardi. Oturdugum yerde uyumak istiyordum hep ki uykusuz kalinca acikirim ben. Aksam icimdeki canavar uyandi ve bana bunlari yedirdi:
  • 1/2 kilo yagisz yogurt + bilmem kac kasik organik dut pekmezi! (yogurt iyi ki de yagsizmis hani pffff)
  • 1 paket Eti Form
  • 1 Diet Pepsi
    Evde fellik fellik cikolata aramalar, bulamamalar, irmik helvasi mi yapsam gibi oldurucu dusunceler ile bogustum saatlerce. Sonra, birdenbire, anlamadigim sekilde kesildi ve canim hic bir sey istemedi. Inanamadim. Icimdeki canavar sanki bir anda uyudu ve nihayet beni de uyuttu...

Çarşamba, Şubat 07, 2007

Iki Ileri Bir Geri

Bugunun bilancosu da boyle:
  • 1 muz, 1 tatli kasigi kestane bali (enerji veriyormus ama pek bi aci tadi var)
  • 1 tavuk gogsu, misir unuyla hafif yagda kizartilmis
  • buharda pismis 1 kereviz + 1 kucuk kirmizi lahana
  • 2 ayva
  • 650 gram yogurt
  • 2 sutlu cay
Ayrica 30 dakika cardio ve 30 dakika da agirlik yaptim gymde. Ustelik oraya yurudum.
Yarin odamdaki duvarimi boyayacagim. Kirmizi olacak, cunku bekarlarin Feng Shuiye gore odalarinda kirmizi rengini bol bol bulundurmalari gerekiyormus. Ben de artik bekarlar kervanina katildigima gore aglamaktan kizarmis gozlerimin disinda bir kirmizilik olsun istedim.
Sonumuz hayrolsun.

PS: Bu olay beni sonunda kamcilayacaga benzer. Yasasin "Sevgilisiz Diyet Kardesleri"!

Salı, Şubat 06, 2007

Havada Bulut Sen Beni Unut!

Iki günlük eve kapanma seansima bu sabah itibariyla nihayet bir son verebildim.
Ustüme artik adeta yapismis olan pijamalarim dogru camasira gitti, sütlü cay hazirlanip yudumlandi, ve evin bütün perdeleri teker teker acildi. Bir de ne goreyim! Istanbul da gülüyor ben de, günes bana yardimci olmaya gelmis :)
Vücudumu fircaladim bir güzel (selülitleri onlemek icin birebirmis bir de esasen ben kan dolasimimin hizlandigini resmen hissediyorum), ilik bir dus alip giyindim. Bu arada icinde sanki bomba patlamis gibi dagilmis olan evime de azicik ceki düzen vermeye calistim ve kendimi disariya attim.
Omzumda spor cantam basladim biriken minik minik islerimi halletmeye. Muhtarlik, biletix, yurtici kargo, Cevahir, Is Bankasi derken o kadar yorulmusum ki spora gidemeyecegimi anladim. Ama hic onemli degil cünkü bütün bu islerimi hallederken hayata yeniden merhaba dedigimi ve yürümekten ne kadar keyif aldigimi hissettim. En az 6 km yürümüs olmaliyim ki daha fazla bile olabilir.
Donüste Leventteki balikcidan levrek ve ispanak aldim. Boylece aksam saglikli bir yemek yapabilecegim, hem de bir süredir denemek istedigim arkadasimin tarifi ile. Bugün eger kendime hakim olup manali ve az miktarda yiyebilirsem en kotüsünü atlatmis olacagim sanirim. Simdiden kendimi cok daha iyi hissediyorum.
Aksam yatmadan bugün yediklerimi yazacagim. Utanmam gerekse bile...

*******************************************************************************
Günü boyle kappattik, mutluyuz (nispeten):
  • 1 ayva
  • 1 muz
  • yagsiz izgara tavuklu salata,
  • 1 sutlu kahve, 2 sutlu cay
  • hicbiseysiz popcorn, epey bir kabak cekirdegi
  • 1/2 levrek izgara (sarimsak, sogan, zeytinyagi ve turunc suyu ile yaptigim sos ile)
  • 1/2 kilo ispanaktan sote (icinde demir yok denecek kadar azmis kandilirmisiz yillarca biliyorsunuz di mi?)
Aksamlari en kotüsü. Resimler yine kaldirilmali, telefon calsin diye ümit edilmemeli cünkü calsa da farketmez, artik olmaz.

Pazartesi, Şubat 05, 2007

Nerde?



Dun gece hayatimi beraber gecirmeyi planladigim insandan iki bucuk yil sonra ayrildim. Assagida aksam 9'dan sonra yediklerimin listesi var. Ondan once gayet iyi bir gun gecirmis saglikli beslenmistim. Okuyun da ibret olsun. Galiba iyi gunler beklemiyor beni. Yemek yemek disinda savunma mekanizmasi yok mu?
  • 40 gr. cikolata
  • 3 buyuk dilim cavdar ekmegi bol bol tahin/pekmez ile (ekmekler islanmisi artik)
  • 1 paket Altinbasak biskuvi
  • 2 bardak ayran
  • 2 kadeh Amaretto likor
  • 2 bardak ayran
  • 1 kavanoz Alic meyvesi puresi
  • buyuk bir kase sicak sutlu, hindistan cevizli yulaf ezmesi (kocamandi)
  • bunlarin hepsinin arasina karismis bol bol gozyasi ama sanirim tuzda kalori yoktu

Perşembe, Şubat 01, 2007

Richmond Nua Wellness Spa'da Simarma

NuaaAAAAaaaa Diyesim Var!

31 Ocak 2007 muhtesem bir gün olarak günlük kayitlarima girdigine göre bu güzelligin sebebini baskalariyla da paylasmam gerektigine karar verdim.
Dün Sapanca'daki Richmond Nua Wellness SPA'sina günübirlik bir ziyarete gittik. Sevgili arkadasim beni Kadiköyden aldiktan sonra arabayla cok keyifli bir yolculuk basladi cünkü Istanbul'da sabah hava nispeten acikken Sapancaya yaklastikca kar yagisi artiyor ve o cok özlenen karli dag manzaralari kendilerini bize gösteriyorlardi... Oteli bulmamiz sayfadaki dogru iletisim bilgileri sayesinde cok kolay oldu. Iyi ki kozmetikcimin pesinden gitmisim! Bir süredir müptelasi oldugum bana yüz bakimi yapan tatli, sirin ve son derece profesyonel bayani aradigimda kendisi bana Avrupa yakasinda calistigi yerden ayrildigini ancak artik Nua'da bulundugunu ve onu mutlaka ziyarete gitmem gerektigini soyledi. Biraz arastirdiktan sonra buranin bütün bir gün gecirmek icin muhtesem bir yer olduguna karar verdim, arkadasima bahsettim ve iste dün yola koyulduk.
SPA girisi eger masaj ya da cilt bakimi gibi bir bakim satin aldiginizda ücretsiz, yani bütün buhar banyolarindan, havuzlardan, saunalardan vesaire faydalanabiliyorsunuz ki bu bile bir kac saatinizi alabilir. Eger bakim almayacak sadece SPAya girecekseniz hafta arasi ücret 50 YTL hafta sonu ise 90 YTL. Hafta arasi gitmenizi siddetle tavsiye ederim, cünkü hem daha ekonomik hem de haftasonu cok kalabalik oluyormus ancak biz dün gittigimizde cok sakin bir ortam vardi ki bu dinlenmek icin en gerekli olan unsur bence.

Dün öglen 12:00 sularinda vardik ve sirasiyla yaptigimiz aktiviteler bunlardi:
  • Salt Jacuzzi
  • Laconium (12 dakika)
  • Dinlenme Odasi (dinlendirici müzik ve kayan yildizlar esliginde)
  • Limonlu Su icmeler (ter attik ya!)
  • Salt Inhalation (15 dakika)
  • Kafede soguk avocado, salatalik, mango corbasi esliginde dinlenme
  • Osman Steam (13 dakika) Bu benim favorim. Otantik bir Osmanli Hamamini andiran dekoru ile yasemin kokulu buharlar hem cildinizi hem cigerlerinizi aciyor. Ciktigimizda epey bir süre hala yasemin kokuyordu cildimiz
  • Adventoure Shower (gök gürültülü yagmur ormanlari dusu gibi bir sey ama kokmayin)
  • Herbal Steam Bath (16 dakika) Kokular muthis!
  • Ice Grotto
Tüm bu bol buharli bol muhabbetli dinlendirici saatlerden sonra bedenimiz biraz yogrulmaya hazir ve nazirdi:
  • Aroma Therapy Massage
    50 dakikalik bu masaji tercih etmemin sebebi bütün vucüdu kapsamasi ve istedigim vucüt yagini secebilmem ki ben vanilya, portakal ve zeytin yagi secenekleri arasindan sonuncusunu sectim. Bilgisayarin basinda oturmaktan tutualn omuzlarim bu sabah kus gibi hafifler.
  • Thalgo Slim & Firm
    Arkadasim bu masaji secti cünkü 7 ay once bebegi oldu ve kilolarini vermis olmasina ragmen hafif sarkmalar oldu. Bu terapi bir kac seansta guzel sonuclar veriyormus ancak acikcasi arkadasim "keske ben de aromatherapy masajini alsaydim" dedi.
  • Deluxe Collagen Facial
    75 dakikalik bu yüz bakimindan ciktigimda mutlulugum tamamlanmisti...
  • Oxygen O2 Facial
    Arkadasim bu bakimi secti cunku oksijenle yapilmis bir bakimi hic denememisti. Sonuctan gayet memnundu

Bütün bu bakimlardan sonra saat aksam yediyi buldu. Detox metox derken cok acikmistik ve Sapanca'nin en iyi balikcisini sorduk. Istanbul Dere adinda bir balikci tarif edildi, ki bu restoran dagin tepesindeki sonuncu lokantaydi ve iceri girdigimizde odun sominesinde citir citir ates icimizi yakiyordu. Taze alabaliklar geldi güvecte yaninda karisik bol rokali salata ve muhtesem bir manzara. Iki kisi 26 YTL hesap ödeyip mutlu mutlu ciktik. Gerci baligin yaninda raki gider haklisiniz ancak o kadar bakimdan sonra bedenlerimizi alkolle zehirlememeye karar verdik.
Bir bucuk saat süren geri dönus yolunda bol sohbet ve tatli bir rehavet cöktü icimize.
Bu gece cok iyi uyudum :)

Bazi notlar:
Richmond otelinin websitesi: http://www.richmondnua.com/
Yüz bakiminizi mutlaka Ayten Temel adindaki benim uzun zamandir muptelasi oldugum hem son derece bilgili hem de hossohbet olan hanimdan almanizi tavsiye ederim. Bugüne kadar kime tavsiye ettiysem ondan vazgecemedi...
Vucüt masajimi Bali'den gelmis 26 yasinda saf ve azimli bir genc kiz yapti. Adi Ayu ve cok güzel ingilizce konusuyor. Masajinizi istediginiz sertlikte yapiyor ve hayretler icinde kaliyorsunuz bu narin bedenden nasil boyle bir güc cikabiliyor diye.
Son olarak otele giden yol hala yapilmamis ozellikle yagmur ve karda epey tezat bir görüntü cikiyor ortaya.

Hepinize mutlu ve saglikli günler!

PS: Hala tartilmiyorum korkumdan ancak kendimi cok iyi hissediyorum. Pazartesi umarim tartilabilirim.

Pazartesi, Ocak 29, 2007

Créme Olé Belasi


Evet evet basim yine, hala, daima, bu sefer cidden belada. Kurtulamadim su hastaliktan. Her gun, her gun insan "yarin yemicem" deyip yine dayanamayip butun bir paketle hazirlanmis créme olé yer mi? Cevap ortada. Sonuc da ortada. Sabahlari umit dolu olmama ragmen ogleden sonra saat 5 sularinda icimdeki canavar uyaniyor ve mutfaga dogru itekliyor. Bildigim tum trikleri uygulamaya calisiyorum ancak kacinilmaz son yine mikserin basinda 3 dakika gibi kisa bir surede, zahmetsizce hazirlanan ve afiyetle, yalaya yalaya (cok pardon) mideye indirilen créme olé oluyor.
Bir reklam vardi, ABD'de yasarken (daha gecen seneye kadar) cok begenirdim. Reklamin slogani "You are what you eat" yani ne yersen osun. Diyet urunlerinin reklami yapiliyor, bunu tahmin etmek zor degil. Bir sahnede kadinin teki sabah kalabalik bir metronun icinde muffin keki kahvalti olarak yerken goruntuleniyor. Normal kiloda gorunen bir bayan ancak metrodan inip de funikelerden gecmeye calisirken arka plandan gosteriliyor ve poposunun her bir tarafinin devasi bir muffin seklini aldigi icin funikelre takiliyor ve gecemiyor... Bunu her gordugumde gulerdim cunku o zamanlar saglikli beselenen bir insandim ve su anki sorunlari yasamiyordum. Simdi nerden geldi aklima? Her gun créme olé yedigime gore ben de yakinda eriyip gidecek, kahverengi yapis yapis migde bulandirici bir igrenclige mi donusecegim... artik korkuyorum cunku caresizim. Dibin de dibi oluyormus. THE END.


PS: Psikatra mi diyetisyene mi gitmeliyim fikri olan var mi?

Pazar, Ocak 28, 2007

Yenilgi

Her sey tam iki hafta once bugun yokus asagiya gitmeye basladi... Insafsiz bir gribin pencesine kaptirdim bunyemi ve sonuc olarak 2 haftadir evden sayili cikabildim sadece. Haliyle spor yapamadim ve evde oturup usandim, biktim. Siz sIkIlInca ne yaparsiniz? Aynen! Iki haftadir yedigim tatli ve tuzlu zararli gidalarin haddi hesabi yok. Haliyle yavas yavas verme felsefesiyle son bir ayda katettigim yolun hepsini fazlasiyla geriledim. Iki haftada nasil kilo alinir bilenler bilir... Isin fenasi gribim gecti ama artik ben evden cikmak istemiyorum. Psikolojim bozuldu. Kendimi toparlamak istiyorum her sabah bir sonraki gune atiyorum. Bedenim ve ruhum yoruldu bu maratondan. Bir kuyu bulsam da girsem. Aslinda su an yaptigim da farksiz. Blogu ihmal ettim. Aslinda her gun yazacagim seyleri tasarladim kafamda ama hep negatif oldugu icin bir turlu yazamadim. Aynaya bakmak istemiyorum. Tartimi camdan firlatmak, eski kiyafetlerimi makasla parca parca yapmak.
Eski ben nerede? Bulamiyorum...

Çarşamba, Aralık 20, 2006

Vitamin Preparatları İştah Açar Mı?


"Açaar, açaaar, bal gibi a-çar!"


Biyolog arkadaşima basliktaki soruyu yöneltince aldigim şok edici cevap işte bu oldu. Iyi ama ama ama nasil olur yani kem küm gibi anlamsiz harf kümeleri dişinda hic bir tepki veremedim. Bu iş assagi tükürsen sakal, yukari tükürsen biyik meselesi haline gelmiştir arkadaşlar, bir el atmak lazim artik. Söyle ki:

  • Senaryo 1:
    Kilo vermek amaciyla rejime giriyorum, doktorumun tavsiyesi veya her insanin sahip olmasi gerektigi kadar genel kültüre sahip olduguma inandigim icin özenle seçtigim rejimi desteklemek amaciyla her gün bir tane (atiyorum) vitamin almaya başliyorum. Tabii ki kendimi cok zeki ve başarinin kaçinilmaz oldugunu iliklerimde doyasiya hissediyorum çünkü hem kilo verecek hem de sagligim ve güzelligimden bir şey kaybetmeyecegim. Ama, o da ne?? Bu rejime dayanilmasi gittikce muazzam zorlaşiyor, akşamlari ku-du-ru-yo-rum açliktan; içimde sanki bir ejderha yuva yapmiş, yemekleri yiyen o aslinda, ben degilim ki. Suçsuzum ben, birakiiin....
  • Senaryo 2:
    Peh, anneannelerimiz bile bilir ki vitaminlerin iştah açici oldugunu. Rejim yaparken vitamin almak başariziliginin kaçinilmaz reçetesidir diyerek vitamin almiyorum. Kilolarim üstün direnç (tabi, tabi) ve genlerimle bana geçen muhteşem otokontrolum sayesinde eriyip akiyor, gidiveriyor anacim. Her şey buraya kadar güzel hoş da neden artik sabah saclarimi taradigimda firçada cok daha cok saç birikiymeye basladi? Ustelik kilo verirken mutluyum ama cevrem bana neden neden neden benzimin soluklaştigini söylüyor (evet evet hepsi kiskaniyor yeni mukemmel halimi bu olmali mutlaka!). Tam ben iltifatlarin yagdirilmasini beklerken gelsin tepkiler. Haksizlik degil mi bu şimdi? (Calimero diye bir çizgi film vardi minicikken ben [cüsse + yaş] onu hatirlayanlariniz vardir hep böyle yakinirdi)

Eveeet, bu iki senaryoyu da bizzat yaşadim vitaminlerin istahimin üzerindeki etkisinden bihaber oldugum zamanlarda (ehm, gecen haftaya kadar). Simdi ikilemdeyim tabi, çare bilen lütfen yorum yapsin ne yapmali ne etmeli. Diyetime başlayali dört gün oldu ve bu süre zarfinda hic bir surette vitamin takviyesi almadim. Basaramam dedigim şey sanki cok yaklasti bana ve gayet güzel beslenme planima uyabiliyorum. Korkuyorum şimdi vitamin eksikliginden tirnaklarimda beyaz lekeler mi oluşacak? Inatla almayacagim vitaminlerimi bir hafta boyunca (nasilsa saglikli bir diyet benimkisi). Plan şu: Bir hafta sonunda iki gün üst üste vitamin alacagim ve durumu degerlendirecegim bu şekilde. Daha iyi fikri olan lütfen beyan etsin çünkü ben sakal da sevmem biyik da!!


"Başta A, B1 ve C olmak üzere yeterince vitamin alınmadığında iştahta azalma meydana gelir ve vitamin alınmaya başlanmasıyla birlikte iştah artışı olur. Vitamin dengenizde bozukluk yoksa, ekstra vitamin almanızın iştahınıza hiçbir etkisi olmaz." Kaynak: cok bilmis bi websitesi


PS: Bugün tartildim, içimde bir korku. Gerek yokmus: 67.6 kg. (yeah!)
PSS: Yazi yazmak amma iyi geliyormuş ayol! ;)

Salı, Aralık 19, 2006

IKI GÜNDE BIR KILO?



Diyetimin ikinci günü bitti. Dün aksam "kesin yarin kilo vermis görünmeyeceksin cünkü tika basa doydun" diyerek misil misil uyudum. Cok korkuyordum halbuki cünkü ilk gece saat iki bucuga kadar uyuyamamistim ve sabah erkenden acliktan uyanmistim. Oysaaaaa, ikinci gün saat onbir olmadan uyuakalmisim ve ancak sabah dokuzda gözlerimi acabildim. Hala ac degildim ama yine de midemde sanki hafif bir inme duygusu vardi. Sisligim yavas yavas gidiyor demek ki diye düsünerek banyoya gittim. Dün tartildigimda üzerimde cook hafif pijamalarim vardi kabul ediyorum. Ancak sonuc yine de inanilmazdi. Sevgili yeni dijital tartim 67.7 kilo gösteriyordu! Inanamadim tekrar ciktim sonuc ayni. Ahh canim tartim iyi ki almisim seni, sen benim hayatimi zorlastirmak degil kolaylastirmak istiyormussun ama ben bunu anlayamayip yillarca senden kactim :)
Bugün ücüncü gün ancak rejimin felsefesini biraz anladim galiba. Bir gün epey doyurucu proteinler aliyorsun sebzeler meyveler esligiyle, diger gün daha az. Bugün anladigim kadariyla yine daha az proteinli bir gün.
Birazdan spora gidecegim ondan sonra Akmerkezden bugünün yiyeceklerini alacagim. Yiyecek almayi günlük bir is haline getirdim böylece hem planlamasi daha zevkli, hem aldiklarim daha taze, hem de zaman geciyor :)
Eger bu rejimle ciddi bir sonuc alirsam (hedef ilk haftada iki kilo sonra kilo vermeyi yavaslatmak) o zaman hepinize yazacagim. Yok bekleyemem diyorsaniz bu ayki Formsante dergisinde var. Bu dergiyi neden daha önce kesfetmemisim ki. Icinde gercekten guzel bilgilerin yani sira motive edici yazilar da var.
Bugün mutluyum.

PS: Simdi aklima geldi, belki sadece vücudum su atti ve yarin sabah tartildigimda daha cok cikacagim? Bekleyelim ve görelim...
PSS: Bundan sonra hep pijamasiz tartilacagim :)

Pazar, Aralık 17, 2006

Kararliyim!



Tarti aldim dun. Artik kendi tartimda kimsenin gozleri onunde olmadan tartilabilirim. Bu sabah 68.7 kiloydum. Tartinin resmindeki kilo sayisi ne kadar hos gorunuyor olsa da benim boyuma gore biraz az :) Bu arada tarti fiyatlarina sastim kaldim. Amerikada yasarken kendime cam yuzeyli, yag olcer, degisik ayarlari olan bir tarti almistim ve yaklasik 40 $ odemistim. Burada o tip tartilar minimum 100 YTL'den basliyor. Yag olcen ve bir suru ekstrasi olan bir tarti yerine fonksiyonel, dijital cunku daha dogru, sade gorunumlu bir tarti almaya karar verdim. Internette arastirdim ve sonunda Tefalde ucuzlukta bulunan bu tartida karar kildim. 60 YTL ve gercekten hafif ve guzel. Dunku misyonum Akmerkez'e yuruyup (kac kalori yakmisimdir aceba?) bu tartiyi almakti ve basariyla sonuclandi. 2 yil da garantisi varmis. Tabi oraya kadar gitmisken yagsiz sutlu, kafeinsiz, bol sut kopuklu bir kahve icmemek olmazdi. Artik her sabah tartilacagim!

Tik Tak Tik Tak

Ok. Diyet Kardesliginde rastladigim arkadaslarin sayfalarinda bu tickerlerden vardi ve hemen sahip olmaliydim birine! Artik kacisi yok bu isin. Ibre yag saga dogru gidecek, ya da saga dogru gidecek. Ugur bocegi kocaman denizde bogulmayacak, yuzmeyi ogrenecek gerekirse (tanrim ne sacmaliyorum ben?)


Perşembe, Haziran 09, 2005

Daglar Kizi Reyhan

Her sey bir Reyhan agaccigi almamla basladi...